EMEK yoksa “SİNEMA” da yok!
Bakanlık
her yıl bir “proje başvurusu” açar, projeler girer. Bakanlıktan onay alanlara
da bir miktar bütçe çıkarılır “işine” göre dağıtılır.
Bu
bakanlıktaki kişiler öyle sizin sandığınız gibi AK Partili vekiller, bürokratlar
falan da değil, sen ben bizim ağabeylerimizdir hepsi de. Hepsi sektördeki
“seçkin” isimlerdir.
İçlerinde
“homofobik” olan da var! “insan sevgisi” tavana vurmuş olan da “tabana vurmuş”
olan da. Türlü türlü özel bir seçkiyle seçiliyor sanki…
İşe
yaramayan “boş” adam yok içlerinde.
Sevgili
üstadım, hocam ağabeyim Artun Yeres’in iki başvurusu geçince 3’cü projesinde
“her sene bu Ermeni’ye” mi vereceğiz diyen de var…
Diyalogsuz
“senaryoya” “diyaloglar yeterli değil” notu düşen de!
Ilımlıcısı
da…
Olmadı
festivallerden “bütçe” buldun, arabanı sattın film çektin diyelim…
Nerede
oynatacaksın!
Sinema’da
değil mi?
Ama
hepsi Birleşik Devletler Sineması’nın yönetimine geçti.
Sinema
olmadan ben bütçe bulsam ne yazacak. Bulmasam ne yazacak…
Zaten
bulana kadar akla karayı seçersiniz. Bunduktan sonra ise başka bir eziyet
Son
olarak iki büyük şirket birleşti. AVM ile Sinema Salonu ortaklığı sağlanmış
oldu.
Oldu
da bir salonu da BAĞIMSIZ FİLMLERE ayırın!
Hadi
siz onu ayırmıyorsunuz bari EMEK SİNEMASI’nı bize verin de SADECE BAĞIMSIZ
FİLMLER göstersin!
Beyoğlu’nda
Amerikan Sineması Endüstrisine karşı gelmiş yegane bir sinemadır EMEK SİNEMASI.
Emek’çidir anlayacağınız. Sinema’nın külfetini de çekmiştir, neşesini de…
Çok
parası olmadığından öyle DOLBY DIGITAL ses sistemleri görmedi anlayacağız.
Adını İçindeki iki güzel “Melek Kabartması”ndan alır ki, eşi benzeri de yoktur
bu “kabartmaların”.
Bugün
öyle, önünden geçtim EMEK SİNEMASI’nın hani ağlamamak için kendimi zor tuttum…
Niye mi?
İnsan
çocukluğu, gençliği, ilk öpüştüğü, annesinin adının verildiği, ilk film
izlediği, güldüğüne de ağladığına da tanıklık eden bir yerin kapanmasına ve
YIKILMASINA nasıl üzülmez.
Ben Artun Yeres dahil bir çok ustama bu salonda uğurladım…
Ben Artun Yeres dahil bir çok ustama bu salonda uğurladım…
Onlarla
en son EMEK SİNEMASI’nda veda ettim…
Ölümüzü
de dirimizi de EMEK’le yıkadılar bizim…
Emek’le
çocukluğu ve gençliğim geçti! Bırakın da yaşlılığım da geçsin…
İnsanlara bu salondan veda edeyim ustalarım gibi.
İnsanlara bu salondan veda edeyim ustalarım gibi.
Sinema,
SALON olmadan bir hiçtir! Hele de “Emek Sineması” yoksa SİNEMA’nın da
olmayacağı kesindir.
Saygıyla
Murad
Çobanoğlu